
Her merdiven sesinde onun o küçük gözden baktığını bilirdim..Geçerken o rahatsız olmasın diye bakmazdım o yöne..
Saçları hep yapılmış bir şekilde dolaşırdı.Geceleri odasından takır tukur topuklu ayakkabısının sesi gelirdi.
Hayatını yaşayamamış bir yaşam budalasıydı.
(Budala demekle kötü bir şey demek istemiyorum aslında çünkü hepimiz hayatını yaşayamamış yaşam budalaları olacağız sonunda...)
Benim odam ise yeşilliklere bakıyordu.Balkonumdan çıkan ceviz ağacı balkonun her yanını sarıyordu. (İçini oyup yemek için kopardığım "daha olgunlaşmamış" cevizlerin karasını ellerimden çıkarmaya çok uğraşmıştım.
Ama öğrendim...
Zaten hayatın güzelliği , tecrübelerden ibaretti.
Yaşadığının kanıtıydı tecrübeler...)
Güneşin geldiği zamanlarda da benim güneşimi engelliyordu bu ceviz ağacı..Arada meyvesinden çalsamda böceklere de davetiye çıkarıyordu. Ben de arada kesiyordum dallarından ..Odama kadar girmek üzereydi çünkü...Kuşlar da çok rahatsız etmeye başlamıştı beni , artık iyice çekilmez bir hal almıştı orada yaşamak...
Matmazel Dorina'yı kapısında yakalayamasam da her zaman gülerek "Günaydın" demeyi seviyordum bu kadına.
Yüzündeki donuk gülümsemeyi seviyordum..
Kırışmış yüzündeki asaleti seviyordum..
Kendini bırakmamış kadın halini seviyordum..
Bir gün matmazeli ağlarken gördüm..Yaşlarını silerken oluşan tabloyu çizmek isterdim ama başaramazdım galiba...
Gözünün altında sildiği gibi kalan derisi duruyordu karşımda,kaçırdığı gözleri duruyordu..Dudağındaki büzülme duruyordu..
Omzundaki titreme duruyordu..Derin bir nefes almaya çalışıp alamama halinde duruyordu karşımda...
O merdivenlerden çıkıyordu..Ben merdivenlerden iniyordum..
"İyi misiniz matmazel ?"
"İyiyim"
"Bir kahve içer misiniz ,lütfen"
"Peki"
Matmazel anlattı ben dinledim..Yılların birikimi gözlerinden akıyordu..Birilerine kendini anlatmak ve gerçekten samimi olarak dinleyen birilerini bulmak çok zordu ama başladıktan sonra devam etmek çok kolaydı..
Anlatmaya başladıktan sonra hiç durmadı..Anlattıkça rahatlıyordu..O anlattı ben dinledim..O ağladı ben gülümsettim..
O baktı ben ne diyebilirdim ?
Sustum...
Çok yalnızdı..Ne diyebilirdim ki?
Güzel bir yaşamdan kala kala bir boşluk kalmıştı elinde...
Ceviz ağacına doğru ilerledi..Çok şanslısın..Birden fazla canlı uğruyor odana hergün..Kuşlar ,ceviz ağacın,böceklerin...
"Arada bir de kedi geliyor ağaçtan" dedim..
Güldü...
Güldüm...
Cebinden eski resimlerinden birini çıkardı..Çok güzeldi..
"Çok güzelmişsin matmazel " dedim..
"İşte güzel olmak çok da iyi bişey değil.." dedi.."Aslında anlamsız"
"Bak ben ne haldeyim.."
"Lamba yanarken güzeldir..Sönünce geride karanlıktan başka ne kalır" ?
"Onu söndüğünde aydınlatacak başka özellikler de bulmalı kendine ya da başka uğraşlar"
"Hayatın amacını çok iyi belirlemeli..Herşey için çok geç olmadan..Ben anladığımda çok geç kalmıştım.."
"Hep öyle kalacağım sanıyordum"
"Şimdi çok şahane olabilirsin..Ama unutma sonra bir hiç de olabilirsin.."
...................
"Matmazel* siz hala şahane bir kadınsınız"
.............
* Matmazel değil , madam
Not:Fotoğraf internetten alıntıdır.
8 Comments:
çok güzel bir yazı. okurken alıntı olabileceğini düşündüm.
paylaşım için teşekkürler.
çok güzel olmuş hannelise...
Anyone..
Teşekkür ederim.:)
Ama bu yazı alıntı değil..
"Ben yazdım.."
Betüş...
Teşekkür ederim ...
"yaşam budalası" buna takılı kaldım...
ellerine sağlık.
okuduktan sonra yüzümdeki tebessümü hiçbir ayna filan olmadığı halde gördüğümü hissettim..
GroteskAda ;
Öyle olduğu için ...
İndis ;
Tebessüm etmek ne güzel..
Bu iyi birşey olmalı..:)
Yorum Gönder
<< Home