Çarşamba, Haziran 21, 2006

NE YAPMAK İSTEDİĞİNE KARAR VER,AMA NASIL İNECEĞİNİ BİLEMEDİĞİN AĞACA ÇIKMA,DÖNEMEYECEĞİN YOLA SAPMA..OKU VE OKU...


Bana bu kolyeyi okul harçlığından biriktirerek alan küçük kuzenime soramadım ama bana hediye etmek için neden maske şeklinde bir kolye ucunu tercih ettiğini de anlayabilmiş değilim..Güzel ama yine de...



Her neyse ben de ayak koyma adetini yerine getirip ,bağ bahçe koşup oynamak için ve kirlenmesine aldırmayacağım ucuz spor ayakkabımı ayağıma geçirip yola koyuldum...


Artık hiç bişeye gereksiz para vermeme niyetindeyim zaten..Ucuzluk dönemlerini bekleyip alışveriş yapmak istiyorum sonra...Çokça mutluyum bu durumdan da.



















Kiraz ağacından kirazlar dallardan sarkmakta.
Hopluyorum zıplıyorum ..Hem yiyorum,hem topluyorum kirazları..Topladığım kadar da yiyorum yani..

Sonra ağaca çıkmaya karar veriyorum.Ben zaten ağaçtan hiç inmezdim küçükken diyerek.Ayakkabılarımı da çıkarıyorum..

Çıkıyorum çıkıyorum...Biraz daha yukarı derken derken..Kirazları da topluyorum yeterince aşağıya indiriyorum kirazları koyduğum sepeti ama o da ne?
Yukarı çıkmış ve nasıl ineceğini bilemeyen haberlerde gördüğüm kediler gibi hissediyorum kendimi..

Aşağıdan sesleniyorlar.."İnemiyor musun"
Ben tabii "Yok daha inmeyeceğim" diyorum..Ama belli tabi..Bir yol aradığım...

"İneceğin zaman kendini ters çevir, öyle in" diyorlar.

Ayağımı nereye koyup çıkmıştım,ayy aslında o kadar da yüksek değil derken neyse iniyorum ağaçtan... Atlarken ayağımı burkuyorum...İyi atlatıyorum ama...

Sonra inişteki zorluğun bolca yemiş olduğum kirazların midemde yaratmış olduğu ağırlıktan kaynaklandığını savunuyorum...
Ama yine de çok zevkli oluyor..

Sonra evin içinde eskiden kalma bir kutunun içinde bu defteri buluyorum..1960'lı yıllara ait..
İçinde şiirler var el yazısıyla...




















Eski "Tarih" ve "Ayna" dergilerini buluyorum bir köşede...Hiç görmemiştim oysa bunları burada...

Derginin bir tanesini açtığımda Tevfik Fikret'in hayat tarzı dikkatimi çekiyor ...Bu dergide 1969 yılının "Ayna" dergisi...

"1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda kâtip olarak göreve başladı. Kimi gazete okuyarak,kimi başka işlerle uğraşarak vakit geçiriyordu...
"Yeterince çalışmadan para aldığı" gerekçesiyle Tevfik Fikret 6 ay sonra buradan ayrıldı.
Çok para sıkıntısı çektiği halde devletin bu 6 ay çalışması karşılığında kendisine verilen maaşı da "Çalışmadım bu 6 ay boyunca,o yüzden haketmiyorum bu maaşı" diyerek kabul etmek istemedi..Fakat devlet hazineden çıktığı gerekçesiyle almasını söylediği vakit,bu parayı alarak bir yere bağışladı..."

Kendini tatmin etmek mi yoksa cebini mi tatmin etmek amaç ?

Ama değişmeyen bişey varsa o zamanla bu zamana...Çoğu memurun yan gelip yattığı...

Güzeldi..Bir sürü de kitap buldum..Yıpranmış ,sararmış ama ne güzel bişey bu...

Hepsini okumak istiyorum,hepsini...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home